30 Kasım 2013 Cumartesi

eskiden, çok eskiden...

   "aslında zaman makinesi bir parfüm şişesinin kapağı kadardır" diye yazmıştı arkadaşım Beste Sultan..

    Bugün ne demek istediğini anlamaktan öte tüm hücrelerimde hissettim...Durdum durdum elimi kokladım, güldüm, çocuk gibi zıpladım yolda....

    Hatırlar mısınız ilkokulda renkli fasulyelerimiz vardı. Sonra çubuklarımız, boncuklarını bir o yana bir bu yana çekiştirdiğimiz abaküslerimiz, kırıldıkça açtığımız kurşun kalemlerimiz, çöpünü atmaya çöp kutusuna kadar gidip vakit kaybetmeyelim diye kalemi kağıdın kenarına sarıp büzerek yaptığımız kendi sıra çöplüklerimiz vardı...

           Bir de şeker mi şeker kokan arı maya silgilerimiz...Hatırlıyor musunuz?
sonradan zararlı diye bize almadıkları silgimiz

      Ben bugün makyaj bloglarında çokça bahsedilen bir ürüne bakmak için gratis'e gitmiştim ama baktığım ürün kalmamıştı. Aldığım makyaj temizleme mendiliyle kös kös kasaya gitmişken kenarda minicik kutularda kremler gördüm..ve birinin kapağını açtım, sonra diğerinin....ve işte böylece sırıtmaya başladım tüm gün :))

işte bu o zaman makinesi
        Koku beni çok ama çok mutlu hissettirdi...Ne olduğunu önce anlayamadım, çok güzel deyip duruyordum. eşime koklattım arı maya silgisi bu dedi...Tabi ya dedim...Kutunun üstünde raspberry yazmasına rağmen krem basbaya arı maya silgisi kokuyordu :))) hemen elime sürdüm ve durup durop kokladım, eşim koklayıp durma millet başka bir şey yapıyorsun zannedecek diye uyardı ama pek umrumda olmadı :)

                İşte böyle arkadaşlar zaman makinesi bazen bir krem kutusu kapağı kadardır....


   

 

26 Kasım 2013 Salı

Bülbülü Öldürmek- Harper Lee



      "1960 tarihli Pulitzer ödüllü roman 1930’ların Alabama’sında ırkçılığı ve eşitsizliği ele alıyor ve eleştiriyordu ama garip bir biçimde "ırkçılık ve küfür" içerdiği için yasaklandı." (wikipedia)

Orjinal Adı : To kill a mockingbird
Çeviri : Özay SÜSOY
Sayfa S: 319

        Yazarın tek kitabı.

        Scout adında, 8 yaşlarında bir kızın anlattığı olaylar küçük bir kasabada geçiyor ve beyaz-zenci ayrımını bir çocuğun gözünden anlatıyor. Abisi ile yaşadıkları maceralar, komşuları hakkındaki düşünceleri çok eğlenceli.. Babası da avukat olan Scout hayatı o yaşta olmasına rağmen bir çok kişiden daha olgun karşılıyor... çoğu yerde de çocukların jüri ya da milletvekili olmasının gerçekten faydalı olacağından bahsediliyor :) 

    -gerçi bir öğretmen olarak bu konuda düşünceliyim. Scout engin görüşlü bir çocuk ama Sineklerin Tanrısında da bahsedildiği gibi çocuklar masum değildir. en azından hepsi..neyse bahis bu değil :)-

   Irk ayrımına gösterdiği çocuksu bakışla Scout'un ve abisinin masumane hikayesi bence okunmaya değer...ikisi arasında geçen diyalogları çok beğendim..aşağıda bir tanesini özetlemeye çalışacağım gerçeği iki sayfa falan sürüyor :)

    Jem yıllarca düşünür ve dünyadaki insanların dört gruba ayrıldığı kararına varır.
"biz ve komşular gibi normal,orta halli kişiler, Cunningham gibileri, Ewell'lar gibileri bir de zenciler." 
Jem bu sıralamayı iyiden kötüye doğru yapmıştır.

 Scout'un cevabı ise " Peki ya çinliler ya da öteki uluslar ne oluyor?" dur.

Belli ki Jem o kadar geniş çapta düşünmemiştir, bunların yaşadıkları kasabadaki insanların gruplaması olduğu söyler. Sonra bu sıralamanın da ailelerin ne kadar süredir okur yazar olduklarına bağlı olduğunu iddia eder. Ama Scout buna da karşı çıkar. herkesin okuma yazma öğrenebileceğini,kimsenin bunu annesinin karnında öğrenmediğini kimsenin bunda suçu olmadığını söyler ve ekler :
"Jem bana sorarsan sadece bir tür insan var. O da insanın kendisi."

Ve işte kitap böyle sürüp gider...Bu arada Jem'i önyargılı zannetmeyin, başka çıkar yol,sebep bulamamış garibim:) ayrıntılar kitapta...Bu iki kardeşin hikayesini herkese tavsiye ederim...





25 Kasım 2013 Pazartesi

Hayatım - Agatha Christie

         Bu kadar üretken olan bir yazarın hayatı nasıldır acaba dedim ve okudum. hem kış şenliğinin bir kategorisini tamamlamış oldum :) hem de 600 sayfanın üzerinde ki bu sefer ilk 5 e oynamak istediğimden sayfa sayısı önemlii, çok işime yarayacak :D müthiş azmettim :)

         Viktorya döneminde yaşamış olan yazarın hayatının bizim bildiğimiz türden bir hayatla hiç alakası yok. Eski İngiliz filmlerindeki gibi. Dadılar, hizmetçiler falan.. Ancak o zengin olmadıklarını, aslında bunların o dönemde orta gelirli herkeste bulunan çalışanlar olduğunu söylüyor. O dönemin yaşam biçimiyle ilgili bir sürü ayrıntıyı bulmak mümkün. Yaşam tarzını gayet uzun uzun anlatmış :)

         Otobiyografi olduğu için daha öznel olmuş...Önemli olaylar değil,kendi hatrında kalanlar daha ağırlıklı.. Çocukluk döneminde sıkılsam da, yazı yazmaya başladığı dönemden sonraki hayatını sürükleyici buldum.. Yazmak ve yazarlık ile ilgili düşüncelerini dikkatle okudum..Bitmesine üzüldüm diyemem, okuduğum için pişmanım da diyemem...Çok heyecanlı olmamakla birlikte, ayrıntılarda değişik bir yaşam...

Okuduğumda kesinlikle katıldığım bir sözünü paylaşmak istiyorum..Az buçuk bir şeyler karalayanlar beni anlar :)

                         "Hiçbir şey sizi yazdıklarınızı tekrar düzeltmek kadar yoramaz."

   

11 Kasım 2013 Pazartesi

Fahrenheit 451-Ray Brudbury

Orjinal Adı : Fahrenheit 451
Türkçe Adı : Fahrenheit 451
Yazar           : Ray Bradbury
Çevirmen    : Zerrin Kayalıoğlu-Korkut Kayalıoğlu
Yayınevi     : İthaki
Türü            : Distopia
Sayfa S.     :238

   Distopyaları hem çok seviyorum, hem de çok korkuyorum... her ne kadar zamanında sadece hayal edilmiş olsalar da bir bakıyorsunuz zaman içinde kısmen gerçek olmuşlar...

 İşte bu kitap tam da itfaiyecilerin bir şeyler söndürmek değil de yakmak için çalıştığı bir devirde geçiyor...o şeyler neler mi? maalesef kitaplar... fahrenheit 451 de kitap kağıtlarının yanıp tutuştuğu ısı derecesi :( 

  kitabın başında yazarın kitabı nasıl yazdığıyla ilgili önsözü var orası da kesinlikle okunmaya değer.

kitapla ilgili kendime bir kaç sorum var :

  1-Kitapta çok küçük! bir rolü olan kadın, itfaiyeciler kapıya dayanıp kitaplarını yakmak istediğinde kitaplarıyla beraber kendini de yakıyor...düşünüyorum biri alev hortumunu benim kütüphaneme çevirse ne yaparım?

"kitaplarda bir şeyler olmalıydı,hayal edemeyeceğimiz şeyler,kadının yanan bir evde kalmasını sağlayacak bir şeyler....Bir hiç için kalmazsın."pp85

   2-Sansürlerin kitapları ve düşünceleri kuşa çevirdiği bu devirde, kendi de bir zamanlar yasaklı olan bu kitabı okuyup düşünüyorum...kitapların yakıldığı dönemler oldu...yasaklandıkları oldu... sansüre uğrayıp kuşa çevrildikleri oldu... peki bu kitap hala distopya mı?

3- tek çaremiz kitapları teker teker paylaşıp ezberlemek olsa hangi kitabı ezberlerim?

  •   sorularımı cevaplamaya korkuyorum. her cevap yetersiz sanki ve bir o kadar da acı. tek istediğim bir gün bu soruları silebilmek...

  (  Bu üçüncü maddeden etkinlik yapmak bile mümkün. aklımın bir köşesinde dursun :))

"mutlu olmak için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz,ama mutlu değiliz.eksik bir şey var. çevreme bakıyorum. kaybolduğunu kesinlikle bildiğim tek şey,son on ya da on iki yıldır yakmakta olduğum kitaplar."arka kapak

"düğmenin yerini fermuar aldı,insanın gündoğumunda giyinirken düşünecek kadar bile zamanı,bir felsefe saati,dolayısıyla da melankoli saati yok."pp91

   



   

  

9 Kasım 2013 Cumartesi

yeni cicilerim :)

şaban amca ve kitaplarım
       Kış Şenliği için seçtiğim ve sipariş ettiğim kitaplarımın bir kısmı geldi :) okumaya başladım bile.. hepsinin sayfalarına tek tek dokunacak,okuyacak, parmak izlerimi bırakacak olmak beni gerçekten heyecanlandırıyor..
        Bir de yeni bebekler almayı seviyorum ki "şaban amca" onlardan biri.. özel bir bebek ... bebeklerimden de ara ara bahsetmek istiyorum aslında. hazır lafı geçmişken şaban amcadan bahsedeyim.. Safranbolu'da el işi tasarım bebekler üreten bir dükkandan almıştım...o sokakta bakkalı olan bir amca aslında :) gerçeğine çok benziyor :) 
       gerçi bir sürü bebeğim var sanılmasın genelde eğer yurt dışına çıkmışsam ya da enteresan bir bebek bulursam alıyorum..bu da sayıyı oldukça sınırlı tutuyor...arada bir biriyle sizi tanıştırırım :) ve bir gün söz bu koleksiyona nasıl başladığımı ve blogumun adını nasıl verdiğimi de anlatırım...şimdilik kendinize iyi bakın..ben kitaplarımla ilgilenmeliyim :)

8 Kasım 2013 Cuma

Dan Brown- Cehennem




Orjinal Adı : Inferno
Türkçe Adı : Cehennem
Yazar           : Dan Brown
Çevirmen    : Petek Demir-İpek Demir
Yayınevi     : Altın Kitaplar
Türü            : Roman

       Bir çok insanın çoktan okuduğu, benimse yeterince Dan Brown okudum dediğim bir dönemde Kış Okuma Festivalimiz için seçtiğim 1. mad kitabıydı. 

        Klasik Dan Brown eseri, bolca sanat tarihi,heykel,resim ve gizem arasına saklanmış bir macera. 

         Floransa'da başlayıp Venedik'te devam eden hikaye İstanbul'da son buluyor. hikayenin tanıdık bir yerde son bulması hoşuma gitti :) 

         Bu kitap ben de iki şey merak ettirdi. Birincisi Dante'nin İlahi Komedyası ki utanarak söylüyorum henüz okumadım :( İkincisini ise çoktan yaptım :) Kitabın sonuna doğru Yerebatan'da bir konserden bahsediyor. konuya çok uygun bir konser. Franz Liszt-Dante Senfonisi. tam o anda onlarla birlikte aynı müzik eşliğinde kitabı okumak istedim. senfoniyi açtım ve müzik eşliğinde görselleri farkettim. acaba görselleri nereden almışlar merak edip aşağıya bakınca komik bir şeyle karşılaştım. herkes benimle aynı şeyi düşünüp aynı yerde senfoniyi dinlemek için açmış ve yorumlarını paylaşmışlar :)

        insanları manipule etmek pek o kadar zor değil sanırım. dünya çapında bir çok insana o anda bu senfoniyi dinletti. ve kimsenin bir diğerinden haberi yoktu sonuçta :)
aslında bu videodan başka videolarda daha çok yorum var ama ben orjinal dinlediğimi yayınlıyorum.

       ben de merak ediyorum:
               Kitabı okurken bu senfoniyi açıp dinleyen bir arkadaşım oldu mu ?


         

7 Kasım 2013 Perşembe

İnsan Postuna Bürünmüş Köpek



Orjinal Adı : Sarons Ham
Türkçe Adı : İnsan Postuna Bürünmüş Köpek
Yazar           : Ingvar Ambjörsen
Çevirmen    : Banu Gürsaler Syvertsen
Yayınevi     : Ayrıntı
Türü            : Roman

            Yazarın kitabından daha ilginç olduğu bir durumla karşı karşıyayız. kitabın sert ama gerçekçi dokusu da yazarın hayatından geliyor zaten. Norveçli yazar şuan Almanyada yaşıyor ve Norveç'e sadece gerekli durumlarda(ödül almak gibi) gidiyor.

             Eleştirmenler kendisine  " uyuşturucu maddeler yazarı " etiketini yakıştırmıştır. O ise uyuşturucu cehennemini anlatan uyduruk anı  defterlerinin anlatıldığı kitaplara öfkelenerek bu kitapları yazdığını söylüyor. " Her şeyin bombok çevreler olarak anlatıldığı bu kitaplar beni çok öfkelendiriyordu. İnsan her yerde insandır. insan bilmediği şeyleri yazmaya çalışmamalı. ben bunları hem bildiğim hem de takıntım olduğu için yazdım" demiştir.

             Çeşitli ödüller de alan yazarın bir çok kitabı var.

             Bu kitabın Türkçe yayım haklarını da "iki nargileye" yayın evine vermesi bence mizahi kişiliğini yansıtıyor :)

              Gelelim kitaba. Artık tahmin edebileceğiniz gibi bağımlılarla ilgili bir öykü. ancak bir farkla. burada ana karakter bir bağımlı değil. içkiyi saymazsak:) onun asıl bağımlılığı İlse adında, kadınların içinde var olduğunu düşündüğü bir tanrıça. onu bulmak için kadın kadın ve şehir şehir dolaşan kahramanın eline düşen kadınlar pek şanslı olmuyorlar...ama en büyük talihsizliği kendisi yaşıyor...sonunda kendini asıl kimliğine bürünmüş olarak buluyor... Kafka vari bir son...

              Ben beğendim....Ben böyle tuhaf takıntıları olan kahramanları hep sevmişimdir...Daha gerçekçi geliyor...Uyuşturucu bağımlılığını da güzel anlatmış. Red Lights civarında bizi biraz dolaştırıyor..

kitabın başından : "zafer kazanmayı doğal karşılıyordum. yenilgiyle ne işim olabilirdi ki!"(pp 8)

kitabın sonlarına yaklaşırken  :" ceketimi çıkarmadan masaya oturdum ve kızarmış ellerime anlattım şikayetimi." (pp 136)

kitabın sonundan : " bana köpek insanın en iyi dostudur demeyin şimdi. insanlara karşı hoşgörülüyüm derken, içimde bağımlılık ve sadakatten çok daha başka duygular titreşmekte. köpek efendi istemezdi, efendi  köpeğin dünyasını yıkmasaydı eğer." (pp 165)

3 Kasım 2013 Pazar

Okuma Şenliği Kış 2013


Pinuccia'nın hazırladığı yaz dönemi okuma şenliğine bir ay geç katılıp bir kitabı bulamadığım için tamamlayamamıştım :(

Kış şenliğinden ümitliyim bu sefer kitapları erkenden bulup tamamlayacağım inş :)
ayrıntılar için buraya tıklayabilirsiz :) herkese iyi okumalar :)



şimdilik kategoriler seçimlerimi yakında tek tek ekleyeceğim:

1)10 puan: Altın Kitaplar Yayınevi’nden çıkan bir kitap okuyanlara.
        Cehennem - Dan Brown- Altın Kitaplar -574

2)10 puan: Kütüphaneden ödünç alınmış veya sahaftan satın alınmış bir kitap okuyanlara
        Tefeciler – Arthur Hailey – Altın Kitaplar – 474 (Okul kütüphanesinden )

3)10 puan: Adında bir hayvan adı olan bir kitap okuyanlara.
    Bülbülü Öldürmek - Harper Lee - Altın Kitaplar - 368

4)15 puan: 600 Sayfadan uzun bir kitap okuyanlara.
      Çingenem – Zaharia Stancu – Bilgi Yayınevi – 607 s

5)15 puan: Nobel Ödüllü kazanmış bir yazarın bir kitabını okuyanlara.
    Göçebe - Knut Hamsun - Cem Yayınevi - 453 s

6)15 puan: Türk edebiyatında klasik kabul edilen bir roman okuyanlara.
    El Kızı - Orhan Kemal - Everest - 400 s

7)15 puan: Hiç okumadığınız bir ülke edebiyatından bir kitap okuyanlara
    Küçük Şeylerin Tanrısı -Arundhati Roy- Can Yayınları- 362 (Hint Edebiyatı)

8)20 puan: Sinemaya uyarlanmış bir kitabı okuyup filmini izleyenlere
     Hobbit-   J.R.R. Tolkien  -   İthaki  -  425 s  (1 ve 2. filmini izledim. 3.yü bekliyorum J)

9)20 puan: Adında kış mevsimine ilişkin bir sözcük olan veya konusunda kış teması olan bir kitap okuyanlara
    Kış Bahçesi- Kristin Hannah - Pegasus- 512 s 

10)25 puan: Yasaklamış bir kitap okuyanlara.
          Fahrenheit 451 - Ray Bradbury - İthaki - 242 s

11)25 puan: Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazılmış bir kitap okuyanlara.
        Atatürk'ün uşağının gizli defteri - Cemal Granda - Kentkitap - 392 s

12)25 puan: Yayınlanmış en az 5 kitabı olan bir yazarın ilk kitabını okuyanlara.
       Dur Bir Mola Ver - Tom Robbins - Ayrıntı Yayınları - 336

13)25 puan: Bir biyografi veya otobiyografi okuyanlara.
          Hayatım - Agatha Christie - Altın Kitaplar - 624

14)30 puan: Okumayı yazmayı öğrendiğiniz yıl ilk kez yayınlanmış bir kitap okuyanlara.
        Matilda  -  Roald Dahl  -  Can Çocuk   -  252 s (1988'de yayımlanmış)

15)40 puan: Bir üçleme veya aynı seriden 3 kitap okuyanlara.
         Çember Serisi -  Ted Dekker - Martı - Siyah (607)
                                                                          Kırmızı (599)
                                                                           Beyaz (545)

2 Kasım 2013

   Doğum günüm birkaç gün öncesinden başlayarak cumartesi akşamı son buldu...tüm ömrümü sevdiklerimle sağlıklı bir şekilde geçirmeyi diliyorum ve sonraki doğum günlerimi kıyaslamak adına, ilerde sallamaya başlamasınlar!!, bu postu yazıyorum :) seneye bundan iyisi olmazsa affetmem :) iyi ki varsınız :)


  • perşembeden annemlerle balık keyfii :)
  • cuma gecesi eşimin ve benim birbirimize hazırlamaya çalıştığımız ve herkesin bizi idare etmek zorunda kaldığı sürpriz partii :)
  • cumartesi galata gezisi ve akşam nevizade de arkadaşlarla eğlencee :)
  • Ankara'daki arkadaşlardan sürpriz çiçek :)
  • tüm sevdiklerimden msj ve aramaları saymıyorum bile :)


toparladığım ganimetlerim :)

eşimle galata sefası :)
gece manzarası çok güzel..8.30 da kapanıyor dikkat :)
                                   
 
kankimle takılıyoruz :)
THE END :)