16 Temmuz 2014 Çarşamba

"boş koltuk" J.K.Rowling - hakkaten boş bir kitap ,sanırım bitiremeyeceğim


indirime girsin de alayım diye merakla beklediğim "boş koltuk"u d&r dan 5 tl'ye aldım...
J.K.Rowling acaba nasıl bir dünya kurmuş bu sefer diyerekten heyecanla başladım...
ve abartmıyorum hayatımda okuduğum en kötü kitaplar listesinde birinciliği zorlar...
iyi ki en başta 32 tl verip almamışım..
sakın almayın,harcanan kağıda yazık desem ayıp mı etmiş olurum bilmiyorum..kadın tüm hayal gücünü,yazı yeteneğini harry potter serisinde bitirmiş bence...
ilk defa da böyle bir yorum yapıyorum ama
birilerinin sizi uyarması lazımdı sevgili okurlarım!!!

15 Temmuz 2014 Salı

Panait Istrati / Kodin

Panait Istrati 
1884-1935
   Romen yazar Panait,Romanyanın İbrail şehrinde doğmuş bir çok Osmanlı şehrini ve başka birçok yeri gezmiştir. Kendisine Balkanların Gorki'si denmektedir ki ben buna yeni bir şey daha ekliyorum, kendisi ayrıca Balkanların Sait Faik'idir :)
    O kadar sıcak ve içtenler ki,her ikisinin kitaplarını da okuduğumda aynı duyguyu hissediyorum..sıcacık bir his içimi sarıyor,insanların hikayelerine kah gülüyor,kah üzülüyorum ve her şeyden önemlisi onların davranışlarının arkasındaki bataklığı gördükçe insanları ne kadar yanlış tanımış olabileceğimi kavrıyorum. Bu sebeple Sait Faik'i de Panait Istrati'yi de ayrı bir kategoride tutmak lazım..
118 sayfa

    Kodin'i de elime aldığımda kapağındaki adamın resmine şöyle bir baktım. Kim bu? dedim. Hikayesi ne? Kabadayı tipli,komik şapkalı bir adama benzettim ama gerisi gelmedi..İşte Panait'in sırrı bu bence. İnsanları anlamak ve anlatabilmek..bir kitabını elime aldığım zaman acaba kimle tanışacağım ve nasıl bir yaşantıya tanık olacağım diye merak ediyorum..
   Bu kitapta Adrian adlı bir çocuğun tanıma fırsatı bulduğu 3 kişi anlatılıyor. Kodin bunlardan biri..bu üç kişinin ortak özellikleri iyi kalpli olmalarına rağmen farklı sebeplerden diğer insanlara kötü görünmeleri..
sanırım bunu en iyi kitabın son cümleleri özetliyor :
"herkesle kardeş olmak istiyorum ama kimse beni istemiyor. İyi yürekli doğmuş bir adamın iyi kalmasına,hele iyilikten nasibini almayanın sonradan iyi olmasına kimse yardım etmeye yanaşmıyor."
Adrian'ın annesi de o kadar dürüst biridir ki ne zaman oturdukları mahallede bir haksızlık görse oradan taşınır.. insanlar hakkında yaptığı bu tespit ise bence anılmaya değer:
"Her ulus, Allah'a türlü türlü dua eder,ama hepsi O'nu aynı şekilde çiğnerler."
Herkese keyifli okumalar :)


4 Temmuz 2014 Cuma

Uzak doğuya mı gidiyorum ne :)


Hayatım boyunca hep uzak doğuya gitmek istemiştim. nihayet gidebileceğim :)
bilet ve vize işlemlerini hallettik. gezi rotamız "shanghai - hong kong-phuket-bangkok" şeklinde.
araştırmalarımızı yapıp otel konusunda karar vermeye çalışıyoruz şu sıralar :) 
giden arkadaşlar varsa önerilerini beklerim..
şimdiden teşekkürler :)

2 Temmuz 2014 Çarşamba

Tembellik Hakkı-Paul Lafargue ve çalışma koşulları hakkında bir şeyler..

PAUL LAFARGUE
 Fransız asıllı olan Paul, Küba'da doğmuş sonra da Fransada büyümüştür. Tıp fakültesinde okumuş bir aktivisttir. Hatta Marx'ın beğenisini kazanıp kızı Laura'yı da almıştır :) 
1842-1911
Fotoğrafı da yazdığı kitap Tembellik Hakkı'nı destekler nitelikte bence :)
Bu kitap aslında tembelliği bizim düşündüğümüz miskinlik derecesinde değil bir insanlık hakkı
olarak savunuyor. Fransa'da o dönem çalışma saatleri hükumetçe 13 saate çıkarılmış,
insanlar yolda geçirdikleri zamanla totalde 15 saat çalışmaktalar ve hafta 7 gün olarak değil 10 gün üzerinden değerlendiriliyor. bir düşünün size tatil vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar.
hatta baskıyla Paris Başpiskoposu'na kendi bölgesinde birçok dini tatili kaldırtıyorlar.
Dini bile değiştirmeye muktedir bu güç nedir acaba?
Tabiki kapitalizm. 
67 sayfa

Sanayinin,üretime yetişemeyen tüketim sonucu aranan pazarların,bilmem
nereden uydurulan ihtiyaçlarımızın ve bunun sonucunda halen 
küçücük ellerin hiç uğruna hayatını tüketip bize kazandırdıkları bir futbol topu 
değerinde insan hayatının ne kadar anlamsız olduğunu anlatıyor.
bunu yaparken antik çağda çalışmanın kölelikle eş tutulduğundan ve bir gün
mekik dokuyan ellerin yerine bu işi yapacak bir şey gelirse insanların özgür olacağından bahsediyor.
heyhat! 
o makinalar icat edildi ancak artık insan makinalara karşı savaşıyor.daha çok
tatil yapacağımıza daha çok çalışıyor ve iş uğruna mücadele veriyoruz.
oysaki yazarın da tabiriyle biz "tembellik hakkı" için mücadele vermeliydik.
"Yoksul insanlar,halkın rahat ettiği uluslardır;
zengin uluslarda ise halk genelde yoksuldur."
(Destut de Tracy)

AVM'lerdeki tezgahlarda insanların bir çoğu 8.30-22.00 çalışıyor. İşveren yeterince
kazanıp bir başkasını alamıyor..İş bulamayan genç işi bırakıp 
daha iyi koşullarda başka yere geçemiyor.
Çalışma saatleri hala hep örnek aldığımız! avrupa standartlarında değil. İnsanlar
ne zaman yaşıyor ben bilmiyorum. 
off çok canım sıkıldı...Umarım AVM ve dükkanların açılış kapanış saatlerinde
bir düzenleme olur. Yazık insanlara gerçekten yazık..