26 Şubat 2014 Çarşamba

Daha - Hakan Günday

Kapak Tasarımı : Geray Gençer
Kapak illüstrasyonu :Emre Orhun
Sayfa Sayısı : 417

Kapak bilgilerini yazdıkça Hakan Günday'ın kitap kapaklarını hep aynı isimlerin tasarladığını daha yeni farkettim :D
Az'ın hemen sonrasında Daha'ya başladım. bu sefer de insan kaçakçılığı yapan bir örgütte babası çalışan Gaza adında bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Gaza çok zeki,yetenekli ve sosyolojiye deneysel anlamda ilgi duyan bir çocuk olarak kaçakçılığı tam bir insanlık deneyi olarak ele alıyor ve bizi farklı boyutlara taşıyor.
Az'da adı geçen örgüt burda da var ama pek bahsedilmiyor. Yazarın tüm kitapları gibi yine arka plandaki sosyal konunun çok önemli olmasına rağmen kişi aracılığıyla olayı değil, olaylar sayesinde kişinin psikolojisini keşfediyoruz. Ben psikolojiye bulanıp, tek kişi etrafında dönen çok az kitaptan böyle keyif almışımdır.
Rönesanas dönemindeki dört temel tekniğin tanımlarıyla bölümlere ayrılan kitap "Babam bir katil olmasaydı, ben doğmayacaktım..." diye başlıyor ve bu cümle dönem dönem karşımıza çıkıyor..Kitabın adı olan Daha kelimesi de kaçakların ezberlediği nadir kelimelerden biri olarak sık sık geçiyor.
Altı çizili cümle hatta paragraf sayısı çok fazla. hatta bir ara kitap mahvolacak diye satırların yanına işaret koymaya başladım. buraya hangi alıntısını yazsam bilemiyorum.arka kapaktakini nasıl olsa kitaba bakarken okursunuz ben kendimden bir iki satır seçeyim..
Devamlı talaş serip,temizlemek zorunda olan Gaza için talaşın anlamı :
"Talaşın tek işi buydu:Boktan bir geçmişi emmek ve daha da boktan bir geleceğe zemin hazırlamak..."
Biraz uzun ama benim için anlamlı :
"...Ne de olsa insanoğlunun onur meselesi haline getirebileceği pek bir şeyi de kalmamıştı. Örneğin, dürüstlüğü onur meselesi haline getirmesi için artık çok geçti. Çünkü biyolojik gerçekler bir günde değişse ve insan yalan söylediği anda ,beyin kanamasından ölse,dünya öyle boşalırdı ki dinazorlara yeniden yer açılırdı! Ya da örneğin ,kaynakların adil adil paylaşımı gibi bir kavramı da onur meselsi yapamazdı. Asla,ortaya çıkıp, "ya bu dünyada tek bir aç bile kalmayacak ya da kendimi öldürürüm ! Böylesine şerefsiz bir hayata dayanamam!" diyemezdi.Hele çocuklarla ilgili hiçbir şeyi onur meselesi yapamazdı.......Dolayısıyla,onur meselelerinin bile gerçekçi bir tarafı olması gerekiyordu.Örneğin kadınlar ve bekaretleriyle ilgili olması çok daha mantıklıydı!İşte bu gerçekçi bir onur meselesiydi!Ya da bir kan davası!Ya da inandığı dinin tartışılması!Ya da ahlakının eleştirilmesi!Ya da içinde yaşadığı kafesin sınırlarıyla oynanması!Bunlar çok daha mantıklı konulardı ve sürdürülebilir ekonomiye zerre kadar zararları yoktu...."

Kendinizden korkmuyorsanız keyifli okumalar...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder